![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguhmOIJFvESxrz_haaIs9BSq0d-12fjcv1RngNvOOvcR9xRP-ndcCrzLRcNRP4jdC7gC7Bi5SyeNFTva27RX-U_mEaThGCriwggCWhv8KcAF1xPSyGRF4kN8QU4Vg2eUKu0vXt6HWZhBU/s400/Resim+056.jpg)
Yazılarını büyük bir keyifle, duygulanarak okuduğum Sevgili adaşım Nur " İstanbul'dan neler gitsin, neler gelsin?" konulu mimle beni "mim"lemiş....
İki kişi bir araya geldiğimiz de, İstanbul'da yaşamanın zorlukları, İstanbul'un uğradığı erozyon konuşulur her daim. "Gel demek kolay, git demek zordur" derler ya... şimdi ben, çok kez gönlümden geçenlerin tümünü dillendirmeyeyim, içimde kalsın. Ben özlemlerimi, geri gelmesini arzu ettiklerimi paylaşayım. İstanbul benim vaz geçemeyeceğim bir şehir. Başka şehirlerde yaşamamızı gerektiren iş tekliflerini , eşimin kabul etmemesi için elimden geleni yapmışımdır. Kalabalığı, her gün artan araç sayısına karşın yetersiz kalan yolları, plansız, alt yapısız gelişimi, yer yer kirliliği, her yağmurda acıklı manzaralara yol açan su baskınları, yeşil alanlarının yüksek katlı plazalara feda edilmesi GİTSİİİİİİİİİİİİN....
Ahhhh çocukluğumun parke taşlı yolları, hafif külhan, kibar İstanbul beyefendisi şoförlü dolmuşları, tepeleri ve bahçeleri süsleyen erguvanları, mahalle ve mahalleli kavramları, sevinç ve kederi paylaşan komşuluk anlayışı geri GELSİİİİİİİİİİİİN....
Sevabı ile günahı ile ben bu şehri seviyorum. Ne güzel söylemiş şair.
Herşey içimde, herşey,
İstanbul yadigarı.
Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle,
Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir.
Ey doğup yaşadığım yerde her taşını
Öpüp başıma koymak istediğim şehir!
Ziya Osman Saba
Özdemir Asaf dizeleri ile mim için Sevgili Nur'a teşekkür ediyorum. Bu konuda yazmak isteyen arkadaşları keyifle okurum.
Boğaz Gezintisi
Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Gelip geçmiş!
Vapurlar değil, Boğaz’dan geçen;
Boğaz’dan yalılar geçiyor,
Toplamış bulardan eteklerini...
Dairesine çekilen bir saraylı gibi
Yalılar gelmiyen alemlerine gidiyor
Bırakıp bu sessiz gecelerini.
Çekip almış kuşların kanatlarından rüzgarını
Asırlık rüyalarında yalılar
Uykuların mahmurluğu saçaklarını sarmış.
Saz sesleri gelmiyor kıyılardan.
Ne geçen yazlardan bir haber var,
Ne gelecek baharlardan.
Kim bilir kaç deniz geçmiş uykularından.
Başbaşa kalmış iki hisar
Beklemekte sönük sahilleri.
Artık eski harpleri anlatır taş duvarlar
Kıyılarından geçen balıklara.
O balıklar ki dedeleri
Şarkılarla beslenmişti geceleri.
Şimdi sulara düşen çürümüş tahtalar
Dalgalarda son oltanın yemleri.
Bir zamanlar şen yaşamış yalılar
Işıklı bir ziyafet sofrasında.
Renklerini deniz almış götürmüş,
Küllerini alev alıp savurmuş.
Deniz kenarında denizsiz kalmış yalılar.
Ortaklığı ayrılmış kıt’aların
Anadolu günden güne Rumeli’ye küsmüş
Bugün biz değiliz bakan yalılara;
Yalılar boynu eğik bize bakıyor
Biz değiliz sarkan hatıralara..
Göğüs gererek dalgalara
Yalılar bir hayal için denize sarkıyor
Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor.
Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Gelip geçmiş!
Özdemir Asaf
Evet gelip- geçmiş, ve ne günlermiş! Dilerim gelecek yıllar bu günlerini aratmasın.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder